Sunday, 31 October 2010

Atlı okçuluk kampı Zurawiejki-Polonya Haziran 2010

3-6 Haziran arası Polonya'daki 'Zurawiejkiatlı okçuluk etkinliğine katıldım.
Websitesi: http://www.lucznictwokonne.pl
Buraya aslında Hilmi Arıç ile beraber gidecektik, son anda bürokrasi kurbanı oldu ve pasaportu yetişmeyince gelemedi. 
Resimler burada:
Galeri 1  Galeri 2   Galeri 3

Videolar:

http://www.youtube.com/watch?v=SG5EWC_zQiY

http://www.youtube.com/watch?v=Q5B4CSqAFVw
İlkönce moğol çadırı kuruldu, belli bir sisteme göre kurulması gerekiyordu ve kolay değildi.
Ya atlar ya biz yorulana kadar attık, o açıdan bu etkinliğin antrenman değeri çok yüksekti. Müsabaka değildi, bilerek yapmıyorlar. Birdahaki sefere güzel bir ekip olarak gideriz inşallah. At binmeyenlerde geldi bu arada, onlarda bol bol ok attı (2011 için söylüyorum). 2 at çok iyi ve hızlıydı, diğer atlar daha çok yeni başlayanlar içindi, sağolsunlar en iyi atı bana verdiler. Atın güzelliğine bakın, bu atın soyunda Polonya, İngiliz ve Arap ırklarının kanı varmış.
Eyerlere dikkat edin, kullandıkları eyerler 2. dünya savaşı Polonya askeri eyerleri, bizim Asya tipi eyerlerden esinlenmişler. Atlı okçuluk için de çok müsait. İlk fotoğraftaki eyer ikinci dünya savaşından önceki dönemden kalma tarihi eyer. Çok iyi bakılmış ve hala hergün kullanılıyor.

Bu resimde Polonya eyerinin ön ve arka tarafının (kaşlar) yüksekliği daha iyi belli oluyor
90m atlı okçuluk parkuru kuruldu, genelde Kore ve Macar hedeflerine atıldı. Ormana gittik yine bir parkur kurdular ama düz değildi, bu daha zordu, at bazen aniden sağa sola ormana sapabiliyordu. 


Arkadaşlar büyük bir jest yaptı 8m direk buldular ucuna hedef yerleştirdiler ve zevkle kabak attık hepberaber. Kabak atışını detaylı anlattım, atın boynuna nasıl yatılacağını gösterdim. Güzel olan bir fikir şu, bir rulo sayesinde hedefi ip ile aşağıya indirerek okları alıp yine iple tepeye çektiler. Kabak atışlarından kareler:





İki yenilik oldu, birincisi kabak hedefine hem sağdan hem soldan attım. Direk sağındayken daha zor, atın boynunun sol tarafına yatıyorsun, dirseğin atın sol tarafında aşağıya bakıyor, sonra bu durumda atın sağ tarafındaki kabağa dönüp yukarıya doğru atış yapıyorsun (Sultan 2nci Murat'ın meşhur minyatüründeki gibi). 


İkincisi kıgaç attım, atın hemen sol altında bir hedefe, bunu atı vurmadan yapabilmek için de 'jarmaki' dedikleri tekniği kullandım. Sağ kolunu ensenin üstünden geçirerek kirişi çekiyorsun, bu şekilde okun açısı farklı oluyor ve ata zarar vermeden direk dibindeki hedefi vurabiliyorsun. 


Polonya 17. yy süvarileri Osmanlı/Tatar modelini seçmiş ve ok, yay, eğri kılıcı kullanmış. O açıdan Polonyalı arkadaşlarla hayli bir bilgi alışverişinde bulunduk. Daha birsürü şahsi koleksiyonlarda Osmanlı ganimetleri var bunlara kolay ulaşıp inceleme fırsatları oluyormuş. Örn. hepsinin tirkeşleri çok iyi örneğe göre yapılmış ve bağlanış biçimi de aslı gibi. Veya Türk (Polonya) kalkanının nasıl kullanıldığını biliyormuydunuz? Kalkanın iç tarafındaki iplerin nasıl çalıştığına iyi bakın. 


http://www.youtube.com/watch?v=z7iffirpxYs
O savaş kalkanını aslına uygun olarak yaptılar ve yapımı 1 sene sürmüş.

Ünlü kılıç ustası Andrzej Kalinski geldi iki gün ders verdi, benim için çok faydalı oldu. Bu etkinlikten sonrada öğrendiklerimim tekrar etmeye ve geliştirmeye çalıştım. 





Polonya'ya gidipde meşhur karabela kılıcını görmemek olmaz, Polonyalı atlı okçulardan Norbert karabelası:


Arkadaşlar süngü ve kılıç ile süvari gösterisi yaptılar sonra ben de katıldım dörtnalda lahanayı ortadan kestik.

Kılıç talimi, tahta kılıçlarla yapıldı, sonra yumuşak antrenman kılıçlarıyla at üstünde dövüştük, belki en zevkli şeylerden biriydi. Buradan izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=0apyLQo43Rs



Komik birşey daha, videonun ikinci bölümünde göreceksiniz 92 libre yayımla farklı antrenman şekilleri gösterdim, sonra çile ve baş kısmı arasına kağıt para sıkıştırdık, anca tam çekişe geçince çile ve baş ayrılıp para düşecekti. 1 kişi hariç kimse tam çekişe geçemedi. Ama para u şeklini alıp çileye takıldı, bende de sonra tam çekişe rağmen düşmedi. Ama birdahaki sefere nasıl koyacağımı öğrendim :)
Organizatörlerden Michal Japon yayı da kullanıyormuş, bana biraz gösterdi:



Sipahi bayrağı ile dörtnalda geçişler de yaptım zevkine:



Sonunda Türk atlı okçuluğu hakkında sunum yaptım, konuştuk, fikir ve tecrübe alışverişinde bulunduk. Bilhassa Warşowa ve Krakow şehirlerinde birsürü Osmanlı ganimetleri bulunuyormuş, çoğu 2. Viyana kuşatmasından kalma.

Son olarak şahsi bir izlenimimi aktarayım size, farklı etkinliklerde farklı yabancı insanlarla görüşüyorum, hiçbiri Osmanlı'yı iyi tanımıyor, hatta Türklerin Arap olmadığını anlatmak zorunda kalıyorum. Polonyalılar farklı, onlar Osmanlı'yı çok iyi biliyorlar ve saygı gösteriyorlar.


Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com

İngiltere'ye ziyaret SPTA Nisan 2010

Son ana kadar yanar dağ sayesinde yüzde yüz belli olmayan İngiltere macerasına gidebildim. 23 Nisan 2010 Cuma akşamı uçağa Dublin'den binip 40 dakika sonra Bristol'a indik ve sağolsun kabzadaş İngiliz atlı okçusu Mike Ashington beni bekletmeden müsabakanın olduğu Tiverton'a götürdü. Muhabbet o biçim tabiiki atlı okçuluğun en son dedikodularını dinlemek vs zevkli ve kahkaha dolu vakit geçirdik.

Geleneksel okçuluk müsabakası Cumartesi ve Pazardı, bunu organize eden Hilary teyze çok ilginç ve bazen hedefleri gaddarca yerleştirmişti. Örneğin ağaçların arkasında bir direğin yakınına atmak gerekiyor ama direği ağaçlardan göremiyorsun, yani nereye attığını bilmiyorsun. Veya atış yeri ve hedef arasında tam bir ağaç veya bir dal var ve bir ayağin yerde kazığa deymesi gerekirken dalın etrafından atabilmek için maymuna dönüyorsun. 
 Çin/Mançu stilinde atan arkadaşımız

Resimdeki arkadaş Peter Dekker, Hollandalı bir okçu. Biz nasıl Türk okçuluğunu ve atlı okçuluğunu araştırıyorsak o da Mançu stilini araştıryor, yaylardan, oklardan, atış stiline ve tarihine kadar. Bilgi alışverişinde bulunmak heyecan verici birşeydi. Çinlilere bilhassa okçuluk, kılıç ve atçılık alanında Türk kavimlerden aktarım olmuş. Örneğin Türk kılıcı çok başarılı olduğu için Çinliler de benzer bir form vermişler kendi kılıçlarına. Öte yandan Türkler de Çin motif ve desenleri kullanmış.
Cumartesi öğlen atlı okçuluk gösterisi vardı, hem okçuluk müsabakasının tamamını hem atlı okçuluk yaparım diyordum ama olmadı, öğlene doğru okçuluk grubumdan ayrıldım ve atları hazırlamaya başladık. Katıldığım okçuluk disiplinlerde puanım gayet iyiydi. Diğer İngiliz atlı okçusu Tim Macmillan sağolsun kendi atını bana verdi. Kendisi sırf Japon atlı okçuluğu Yabusame'yi öğrenmek için 5 sene Japonya'ya gitmiş ve tek yabancı olarak onu dahil etmişler. 'Son samuray' filmindeki gibi atıyor, ne yazıkki Japon elbiselerini getirmemiş.
Japon Yabusame tarzı atlı okçuluk yapan Tim Macmillan

Gösteriye oranın atlı okçuluk kulübünün bazı üyeleri de katıldı (www.ashmoorhorsebackarchers.com). Okulun hocası Hayley Bishop'un muhteşem bir Arap atı vardı, kuyruğunu dimdik havada tutuyordu ve çok hızlıydı:


Biraz da kılıç ile gösteri yaptım ve birkaç teknik gösterdim:
İki tür yenilik oldu, biri 92 libre tatar yayımla atın üstünde atışlar yaptım. Herkesin ağazı açık kaldı. 90 libre longbow atan (warbow demeyi tercih ediyorlar) bir arkadaş benim Kırım Tatarı birtürlü çekemedi.  90 libre ama onunki 32 inch'teymiş. Bizim Grozerler standard 28inchte ölçülüyor. Bilhassa Macarlar atlı okçusunun sadece 30 libre yayla savaşa gittiğini savunuyorlar, bizim yaylara ne gerek var buna zaten yapılamaz diyorlar. Benim göstermek istediğim Osmanlı atlı okçusunun 100lbs üstü yayları kullandığıdır. Nedenleri de zırh delebilme, okun daha düz uçması (flat trajectory), bundan dolayı farklı mesafelere daha kolay nişan alması vs vs.

Osmanlı/Türk atlı okçusu
Yukarıdaki fotoğraf ilginç. Tam teçhizatlı bir Osmanlı tarzı Türk atlı okçusu, ama altındaki Welsh/Irish cob İrlanda atı :) Bu at ırkı eskiden yük taşımak için veya tarlaları sürmek için kullanılırmış.

92libre yay ile at üstünde atış videosu burada. Biraz müzik de ekledim can sıkıcı olmasın diye..

http://www.youtube.com/watch?v=xx9YRJS6D90

İkinci yenilik de eski Türklerin (Memlük, Osmanlı vs) bir kullandığı teknik var, kılıcı omuza alıyorlar oku atıyorlar ve hemen kılıcı kullanabiliyorlardı, bunu yerde ve sonra at üstünde denedim. Bunu yalnız ikinci gün yaptım çoğu kişi daha tarlalarda ok atarken. Videosu burada:

Kılıç ve yay kombinasyonu
Videoyu açamayanlar için fotoğraf ekleyeyim:

Son olarak da menzil attık ve kartondan yapılmış çok güzel adam boyunda Fransız ordusu hedeflerine attık. Bana 90 libre longbow'u verdi arkadaşlar ve zevkle attım. Menzil okları bizim puta oklarına benziyor, önü zeytuni temrenli, endamlı ve ince ve küçük yelekli. Attığım mesafe heralde 200-250m civarıydı ve bunu çok iyi bir mesafe olarak gördüler. Savaş okları baston gibi kalın ve farklı farklı zırh delici uçlara sahip. Ok zırhı delmese bile süvariyi attan düşürmek için yetiyormuş. Adamlar 120-130 libre yew longbowlarla quarterpound (113gram) savaş oklarını savaş menziline fırlatıyorlar. Küçümsenecek birşey değil. Cesur yürek (Braveheart) filmi aklıma geldi hep...









Fransız ordusu
Bunları vurmak zordu, uzak mesafeden atıldı çünkü, birkaç kişi vurdu. 


90 libre ile İngiliz uzunyayı atışım:

http://www.youtube.com/watch?v=qBcAVNU9rJo


Akşamleyin de ok atıldı. karanlıkta uçları özel yanıcı maddeyle donatılan oklarla atıldı, muhteşem bir görüntüydü.


Bir komik fotoğraf, bu fotoğrafta Mançu okçusuyla muhabbet ediyorum ve arkada Fransız okçu arkadaşımız var. Fotoğrafta sanki Mançu okçusu elinde bir cüce tutuyor gibi çıkmış:

Benim için ilginç olan orada tanıştığım okçuların birçoğu asya tipi bir yayın longbow'dan daha üstün olduğunu zaten bilmeleri. Hatta Longbow'unu aldığım arkadaşın Asya tipi yayı vardı zaten, ben longbow atarken o onu attı, daha hızlı ve atması daha zevkli dedi. Ben diyorum ki bekleyin böyle müsabakalara festivallere kompozit yaylarla gidelim, eğer fiber asya yaylara hızlı diyorlarsa..
Osmanlı/Türk stili okçuluğunu uzunyay/longbow'culara anlatırken


Türk Jarmaki atışı
Resimde gördüğünüz atış 'Jarmaki' atışı, Türk tekniği olduğu yazılı ve 'jarmaki' kelimesi 'germek' gibi bir kelimeden türemiş olabileceği tahmin ediliyor. At üzerinden atılıyor. Amaç atın direk dibindeki hedefleri vurabilmek bilhassa kuyuda veya duvarın arkasında saklananları. Kirişi ensenin arkasına çekerek okun açısını değiştirebiliyorsunuz, aksi taktirde atı vurursunuz. 

Etkinlik yerel gazeteye de çıkmış:
http://www.thisisexeter.co.uk/news/Horseback-archers-skills/article-2073622-detail/article.html
http://www.metro.co.uk/news/823670-teenager-beats-experts-in-the-ancient-fighting-skill-of-horse-archery
Tüm fotoğraflar burada:

Sonuçta yine Türk (atlı) okçuluğunu ve kültürünü tanıttık, bazı eski dostları gördük, yeni arkadaşlar edindik. İngiltere buraya yakın olduğu için şanslıyım ileride daha sık gitmek için fırsatlar olacak. Bazıları yazık Türklerin okçulukla ilgili olduklarını hiç bilmiyorlarmış. Orta Asya bağlantımızı anlatmaya özen gösterdim, Osmanlı'dan önce de var olduğumuzu anlattım. Şuna da dikkat ettim, insanları sıkmadım, daha önceki bazı müsabakalardan biliyorum, hep 'TÜRK OKÇULUĞU-ZİHGİR-EN İYİ BİZİZ' şeklinde yaklaştın mı insanlar çabuk sıkılıyor ve bıkıyor.
Amacıma ulaştığıma bir amcanın söylediğinden anladım. 'Türk kültürünün çok iyi bir elçisi oldun, teşekkür ederim' dedi. İnşallah hepberaber gideriz ileride, omuz omuza (veya diz dize atlı okçular için) okları atarız..


Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com

Saturday, 30 October 2010

Tarihi atlı okçulukta Türk zırhı kullanımı ve yapımı

Bu makalem Türk okçuluğu websitesinde yayınlandı, buraya birdaha koymamın faydası olacağını düşünüyorum.

Atalarımızın savaş meydanlarında zırh kullandığı bir gerçektir. Çeşitli şekillerde işlenmiş zırhları minyatürlerde ve müzelerde görebiliriz. Müzede görebildiklerimizden en eskileri Beylik Dönemi (13. yy)'nden kalmadır.

Konumuz okçuluk olduğu için "zırh" araştırılacak konuların sonlarında yer alıyor gibi görünüyor fakat şu sorular kafamı karıştırdı:

  • Zırh eski savaşçılara ok atarken mani oluyor muydu?
  • İnsan savaş meydanında saatlerce bu ağır zırhın içinde ok atarken yorulmaz mı?
  • Atın üstünde zırh mani oluyor mu? Denge sağlaması daha mı zor?
  • Atın üstünde zırh ile ok atmak nasıl?

Bu yazının bilimsel bir araştırmadan ziyade zırh yapım pratiğinde yol gösterici bir yardımcı olması hedeflenmiştir. Ayrıca amaç, yukarıdaki soruların cevabını bulmak ve savaş meydanlarındaki (atlı) okçuları daha iyi anlamaktır.

Müzelerde iki tip Türk zırhı görüyoruz;

  1. Ortada büyük yuvarlak ayna (metal plaka) bulunan ve etrafı daha küçük aynalarla bezenmiş zırh (çar-ayne zırh)
  2. Önden açılan, önde 8, yanlarda 4'er ayna bulunan zırh.  
Bu bilgiler ışığında hafta sonları ve hafta içi akşamları uğraşarak bir "Türk tipi zırh" yaptım. Halkaları satın almadım, telden kendim kestim. Yapımı toplam 1 yıl sürdüyse de birkaç ay el sürmediğim oldu. İlk deneme olduğu için bazı yerler yap-boz oldu, bazı durumlarda da sırf öğrenmek için daha fazla vakit harcadım. Hobi olarak akşamdan akşama biraz vakit harcayarak telden bir zırh yapımı 4-6 ay sürebilir, eğer halkaları satın alıyorsanız tahminen 1-2 ayda bitirmek mümkün.


Türk tipi örme zırhlarda halkayı iki ucundan birleştirip ortasına delik açıp bir de pim çakıyorlar. Zırha ok isabet ettiğinde halkanın açılmasını önler ve çok daha sağlam olur. Müzede baktığınızda her halkanın pim ile kapatıldığını görürsünüz ve ne kadar zahmet ile yapıldığına şaşarsınız. Ben pim çakmadım sadece uçlarını birleştirip biraz sıkıştırdım. Yaptığım zırh basit bir ‘replika’ sayılır. Yani ok darbesine kesinlikle dayanıklı değildir. Ayrıca bazı hataları da var, örn. Türk tipi örme zırhlarda enseden aşağıya kadar küçük aynalar (metal plakalar) var, omurgayı korusun diye. Ben arkada plaka kullanmadım.

Her şey 25 m tel ile başladı...




Bu zırhta 1,25 mm kalınlığında tel kullanıldı. Halka büyüklüğü ise tel çapının aşağı yukarı 6 katı olmalıdır. Tel kalınlığına göre halka büyüklükleri aşağıda belirtilmiştir. Halkaları hazır olarak da satın alabilirsiniz.                                              

Tel ne kadar kalın olursa: Tel ne kadar ince olursa:
- işlemesi (kesmesi, kapatması, açması) o kadar zor olur.
+ halkaları o kadar kalın yaparsınız, bu da daha az halka demek
- halkalar o kadar kolay açılır
+ zırh o kadar hafif olur

Tel Çapı Halka çapı
SWG ölçüsü mm Asgari
(mm)
Azami
(mm)
Önerilen
(mm)
13 2,3 9 18 14
14 2,0 8 16 13
16 1,6 7 13 8-10
18 1,2 4 10 7
19 1,0 2 8 5

Sırf zırhları incelemek için Askeri Müzeye defalarca gittim. Ancak gördüm ki bir zırhta bile tel kalınlığı ve halka çapları çok farklı olabiliyor. Hatta tek bir halkada bile tel kalınlığının farklı olduğu görülebiliyor. Ayrıca çoğu halkaların çekiç ile yassılaştırılmış olduğunu görüyoruz (Muhtemelen 2 mm teli çekiç ile yassılaştırmışlar görüntüsü mevcut).
Halka yapımı
20-25 cm kırık bir okun başına bir delik açıyorsunuz ve telin başını buradan geçirerek teli okun etrafına sarıyorsunuz. Bunu matkap ile de yapabilirsiniz. Bazıları bunun için özel alet de hazırlıyor:


Ben el ile kıvırdım ama böyle yardımcı aletler gerçekten zaman kazandırıyor.
Teli doladıktan sonra deliğe giren yeri kesiyorsunuz ve teli çubuktan çıkarıyorsunuz ve bu şekli alıyor:

                                                     Sarıldığı yerden çıkarılan tel     
Sonra kargaburun vb. aletlerle boydan boya teker teker kesebilirsiniz ama disk/makine ile keserseniz uçlar daha düz olur. Bunu yaptığınızda aşağıdaki resimdeki gibi halkalar oluşacaktır:
                                                25 m telden çıkan halkalar ve çöpler

Örme

Resimdeki gibi 1 halkaya 4 halka giriyor. İster uzun bir ilk sıra yapıp sonra ikinci, üçüncü sırayı yaparsınız (ben öyle yaptım). Veya bir halkaya 4 halka geçirip böyle 5'li gruplar oluşturup, daha sonra bunları birleştirirsiniz. Ben sıra yapıp yeni sıra örmenin biraz daha hızlı olduğunu düşünüyorum.

Parçayı büyütüp aşağıdaki hale getiriyorsunuz. Başınızı sokabileceğiniz küçük bir boşluk yapmayı ve ön tarafa gelecek olan yeri birleştirmemeyi unutmayın. Türk zırhları rahatça gömlek gibi giyilir ve sonradan önü kapanır. Aynaların yerini belirlemek için, plastikten orijinaline uygun kestiğim parçaları yerleştirdim. Böylece sonradan uyuşmazlık çıkarsa esas metal plakalar ziyan olmayacaktı. Ayrıca kaç delik delinecek, asılınca aynalar ne oluyor, kayıyor mu vs. bunları görmek mümkün olacaktı. Eğer zırhı daha aslına uygun yapmak istiyorsanız sırta gelen örn. 7x2,5 cm'lik metal plakaları da enseden aşağıya kadar ekleyebilirsiniz. Bu arada aynaların altında örme zırhın olmadığını da söyleyelim. Yani örme zırh yerine ayna konuyor.

25m tel ile örülen zincir yaklaşık 36x12cm geliyor

Burada çok önemli bir husus var, zincirlerin yönü! Halkalar yukarı-aşağı (boyuna) veya sağa-sola (enine) bakacak şekilde iki yönlü olabilir. Ama sadece bir tanesinin koruyuculuğu daha fazladır. O da boyuna örülmüş halkalardır. Beylik zamanından ve Osmanlı zamanından kalan zırhlarının tamamında bu tercih edilmiştir. Halkalar aşağıya sarktığında örme parçanın dokusunun açılmaması, hatta sıkılaşması gerekir. Bunu örülmüş zincir parçanızı 90 derece döndürüp sarkıtarak görebilirsiniz. Aşağıda eğer aynaların olduğu taraftan sarkıtsanız böyle görüntü görürsünüz, bu doğrusudur.


Aşağıdaki resimde masanın sağındaki noktadan zırhı tutup sarkıttığında oluşacak görüntü var. Görüldüğü gibi zincirler açılıyor, inceliyor ve neredeyse 2 katı büyüklüğüne çıkıyor.


Aşağıda olması gereken yönün çizimi yer almaktadır:

Başın gireceği boşluğun yanından örmeye devam ediyorsunuz (veya hazır ördüğünüz parçaları birleştiriyorsunuz). Aşağıdaki resimdeki gibi uzattıktan sonra kolların altını ve ayrıca sırt ve karın kısmını birleştiriyorsunuz.

Örme teknikleri
Örme zırhın vücuda tam oturması için bazı yerlerde dokuyu daraltır veya açabilirsiniz

Daraltmak:

 

Resimdeki gibi sıra sıra giderken bir halkayı iki halkaya geçireceğinize 3 halkaya geçirin.

Tüm sıra daraltmak:


Resimdeki gibi ortadaki halkayı takmıyorsunuz ve yanlardaki iki halkayı birleştiriyorsunuz. Bu daraltma tekniklerini bilhassa göbekten aşağıdaki ve kollardaki kısımlara uygulayabilirsiniz.

Genişletmek:

Bazen de dokuyu çoğaltabilirsiniz


Resimdeki gibi istediğiniz yere normalden bir halka daha takarsınız sonraki sıraya geçtiğinizde o halka normalmiş gibi devam edersiniz. Düşünün, bu açma ve daraltma teknikleri ile insanlar örme zırh ‘eldiven’ bile örüyor.

Aynalar (Metal Plakalar)

Aynaları biraz daha hafif olsun diye alüminyumdan, sağdaki gibi 16 parça halinde kestim. Bu en tipik form ama daha fazla parçalı zırhlar da var. Dış plakalarda eğim/kesim genelde yukarıdan ikinci plakada 2 ila 4 cm’den sonra başlıyor, tek çizgi olarak en üst plakada devam ediyor. Müzedeki aynaların kalınlıkları 1-2,5 mm civarında. Omurgaları enseden bele kadar korumak için de yaklaşık 7x2,5 cm'lik plakalar kesiliyor.

Daha sonra aynaları aşağıdaki gibi eşit oranda büküp, deliklerini açtım. Kaç delik açılacağını ise şöyle hesaplayabilirsiniz: Zırh gömleği asın, örneğin aynalar 14 cm uzunluğundaysa, 14 cm zırhta kaç halka var sayıp, açılacak delik sayısını bulabilirsiniz.


Aynaları yerleştirilirken, alt plaka üsttekinin üstüne gelecek şekilde yarım santim veya daha az üst üste bindiriliyor. Böylecene hareket kabiliyeti kaybedilmiyor ve aynalar vücudun hareketine göre şekillenirken arada açıklık olmuyor. Tıpkı 'ıstakoz’ gibi oluyorsunuz. Bu aynaların üstünde ayrıca genelde güzel kitabe veya süsler yer alıyor

 
İlikleme mekanizması
Genelde iki çeşit ilikleme mekanizması görülüyor: Deri kayış (1) veya metal kopça (2). Ben deri kayışı seçtim ama kopçalar da at üzerinde sorunsuz kullanıldığına göre bu da araştırılması-denenmesi gereken bir konudur.




Parçaları genelde badem şeklinde kesilmiş kopçaları basit malzemelerden de (3) yapabilirsiniz.

Zırhın bitmiş hali

Tabi normalde bir zırhlı askerin dizçek ve kolçakları da olur...

Sorular ve Cevaplar

Soru: Zırh eski savaşçılara ok atarken mani oluyor muydu?
Zırh vücuda tam oturuyor ve ne hareket yaparsanız o formu alıyor. Oku tirkeşten alın, gezleyin, yayı çekin bırakın, sağ kolunuzu minyatürlerdeki gibi geriye atın, hiçbir sorun olmuyor, plakalar batmıyor.

Soru: İnsan savaş meydanında saatlerce bu ağır zırhın içinde ok atarken yorulmaz mı?
İlk olarak şunu söylemek lazım, zırh vücuda tam oturduğunda bir müddet sonra hissetmiyorsunuz bile. Hele belli zamanlarda ‘antrenman’ niyetine zırh giyerseniz vücut alışıyor. Haziran 2009’da bir geleneksel okçuluk müsabakasında zırhı bütün gün giydim ve ok attım, sorun olmadı.

Soru: Atın üstünde zırh mani oluyor mu? Denge sağlaması daha mı zor?
Atın üstünde dörtnalda ve atın ani manevralarında denge kurmak zor, denge kurması bilinçaltı gerçekleşiyor. Düşünmeden atın hareketlerine göre dengenizi kuruyorsunuz. Zırh olunca alıştığınız dengeler ilk bozuluyor, örn. at aniden durduğunda öne savrulmamak için daha çok arkaya yaslanıyorsunuz. Buna rağmen 1 saat sonra yeni dengelere alışıyorsunuz ve daha önceki gibi artık düşünmüyorsunuz. Zırh herhangi bir şekilde de mani olmuyor veya takılmıyor. 

Soru: Atın üstünde zırh ile ok atmak nasıl?
Her yöne attım sorun olmadı. Yalnız tam arkaya doğru attığımda bir defa kiriş sol kolumdaki halkaları sıyırdı. Bu sorunu eskiden nasıl çözmüşler bilmiyorum.. Daha deniyorum.

Ek: Perçinli zırh (riveted maille)

Tabi aslında tüm halkaların bu şekilde birleştirilmesi gerekiyor. Yukarıda konuyu fazla dağıtmamak için  bu konuyu son kısma ekledim. Aşağıda adım adım gösterilmiştir. Ok ile örme zırh delme denemesinde ancak bu tip zırh kullanmak gerekir, perçinsiz halka el ile bile açılır ki ok zaten kolaylıkla içinden geçer. Zırh perçinli olursa ve de vücuda tam oturup biraz da büzülmüşse okun iki halkaya birden isabet etme olasılığı var. Bu şekilde koruyucu olabilir. Bir de kullanılan metalin müzelerde gördüğümüz, o devrin alaşımından olmasına dikkat etmek gerekir. Bu da uzmanlarının üzerinde ayrıca durması gereken konular arasındadır. 

Bu işe girişmek isteyenler bu siteden bilgi alabilirler:
http://www.mailleartisans.org/articles/articledisplay.cgi?key=12734

Teşekkürler
Gökmen Altınkulp

gokmenaltinkulp@gmail.com